Sayda Lahitleri
[caption id="attachment_216" align="alignleft" width="300"]
İskender Lahdi[/caption]
Sayda Lahitleri 1887 yılında Osman Hamdi Bey tarafından ortaya çıkarılan Sayda da ki Sidon kral mezarlarına ait lahitler. Nekropolde bulunan 18 lahidinsi yerinde bırakılmış, diğerleri oldukça titiz bir çalışma ile İstanbul getirilmiştir. Paha biçilmez değerdeki lahitlerinden en önemlisi İskender Lahdi, en eskisi ise Tabnit Lahdidir. Bunun dışında diğer önemli lahitler Ağlayan Kadınlar Lahdi, Likya Lahdi ve Satrap Lahdidir.
Tarihçe 1887 yılında Sayda da bir vatandaş kendi arazisinde taş ocağı işletmek ister. Yetkili makamlardan aldığı izinle çalışmalara başladıktan bir süre sonra mezar olması muhtemel bir kuyu bulduğunu bildirir. Yapılan incelemelerde çok sayıda mezar odası bulunu r ve bu odalar numaralandırılarak İstanbul bildirilir. Sultan II. Abdülhamit, söz konusu mezarları incelemek üzere Müze-i Hümayun müdürü Osman Hamdi Bey görevlendirir. Osman Hamdi Bey mezarlardan 18 adet lahit çıkarır ve bunların 11 ini gemilere yükleyerek İstanbul getirir. Lahidler istanbul getirilince bir mesele ortaya çıkar; konacakları yer, bunun için de bir Müze binası gereklidir. İstanbul Arkeoloji Müzeleri de bu ihtiyaçtan doğarak inşa edilir.
[caption id="attachment_217" align="alignright" width="300"]
Sayda Lahitleri[/caption]
Lahitlerin sergilenmesi için bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin çekirdek binasının yapımı Ağlayan Kadınlar Lahdi’nin cephesi örnek alınarak Sanayi-i Nefise Mektebi hocalarından Mimar Alexandre Vallaury’e hazırlatılan planlara uygun olarak başlatılır. Bina 13 Haziran 1891 tarihinde Lahitler Müzesi olarak hizmete açılır. Müze-i Hümayun dönemde dünyanın en zengin lahit koleksiyonlarından birine sahip olmuş, Osman Hamdi Bey ise müzeci ve arkeolog olarak uluslararası bir üne kavuşmuştur.
Lahitlerle ilgili anlatılan bir öykü de şu şekildedir: Alman imparatoru II. Wilhelm İstanbulu ziyaretinde Arkeoloji Müzesine gelir, İskender lahdini görür. Padişahdan «Lahdi bana verin, Berlin götüreyim. Siz bu eseri burada muhafaza edemezsiniz, biz onu daha iyi koruruz», der. Padişah da Osman Hamdi Beyden fikrini sorar. Hamdi Bey, «Lahdi ancak benim vücudumun üzerinden geçirerek götürebilirsiniz», cevabını verir.
Bu söz üzerine Lahid İstanbul Arkeoloji Müzesinde kalır. Lahitler İskender Lahdi Sayda Kral Nekropolü nolu mezar odasında bulunmuştur. Sayda lahitlerinin en önemlisidir. 25 ton ağırlığındaki lahit Sidon Kralı Abdalonymos aittir. Uzun cephesinde Makedonya Kralı Büyük İskender in Perslerle yaptığı savaşlara ilişkin rölyefler bulunduğu için İskender Lahdi adıyla tanımlanmıştır. Lahit bir tekne ve bir kapaktan oluşur. Ölçüleri 2,12 3,18 1,67 metredir. Yunanistan’ın ünlü pentelikon mermerlerinden yapılmış ve boya da kullanılmış, boyaları kısmen uçmuştur. Üçgen alınlıklı, çatı kapaklıdır.
İstanbul Arkeoloji Müzelerinde bulunan en önemli eser kabul edilmektedir. Lahdin uzun yüzlerinin birinde Makedonlar ile Persler arasında bir savaş sahnesi, diğerinde ise dostluk içinde yapılan bir av sahnesi canlandırılmıştır. Savaş sahnesinin Pers Kralı Darius ile Makedonya Kralı Büyük İskender arasındaki Issos Savaşı olduğu düşünülmektedir. Bu savaş ile Suriye ve Fenike kapıları İskenderin önünde açılmıştır. Diğer yüzde ise Persler ve Makedonlar dostça bır av partisi yapmaktadır.
Lahdin kısa yüzlerinin alınlıklarında ise şaşırtıcı şekilde Makedonların kendi aralarında savaştıkları görülür. Bu sahnelerin İskenderin ölümünden sonra komutanları arasındaki çatışmaları anlattığı düşünülmektedir. Tabnit Lahdi Sayda Kral Nekropolünolu mezar odasında bulunmuştur. Sayda kralı Tabnit aittir. MÖ 6. ya da 7. yüzyıla ait olup Sayda lahitlerinin en eskisidir. Mısır Firavunlarının kullandığı andropoit insan biçimli bir lahit olup diorit’den yapılmıştır. Lahitin ilk sahibi Mısırlı bir komutandır.
[caption id="attachment_218" align="alignleft" width="300"]
Kral Tabnit[/caption]
Daha sonra lahide Kral Tabnit yerleştirilmiştir. Hem Mısırlı komutana ait olan ve hiyeroglifle yazılmış lanet yazısı hem de Kral Tabnit için yazılmış Fenike dilindeki lanet yazısı lahitin üstünde okunabilmektedir. Üzerinde mumya bezi olmayan, saçları ve kurumuş da olsa iç organları vücuduna yapışmış şekilde durduğu için korkutucu bir görüntüsü olan Kral Tabnit in mumyası ise cam bir fanus içinde sergileniyor.
Ağlayan Kadınlar Lahdi İskender lahdi ile aynı nekropolde nolu mezar odası bulunmuştur. MÖ 360 yılında ölen Sayda Kralı Straton ait olduğu ya da Sayda lı bir zengin için yapıldığı tahmin edilmektedir. Yüksekliği 2,97 m, uzunluğu 2,54 m, en 1,37 dir. Dünyanın en iyi korunmuş lahitlerinden biridir. Lahdin üzerinde kralın ölümüne ağlayan kadınların ve cenaze kortejlerinin rölyefleri bulunmaktadır. Kapagin iki yaninda cenaze alayi, kaidenin etrafinda ise av sahneleri yer alir. Yapımında birden çok heykeltıraşın çalıştığı anlaşılmaktadır. Lahit, bir Ion tapınağı biçimindedir.
Yunan yontu sanatının, doğulu etkiler taşıyan bir örneğidir. Likya Lahdi Sayda Kral Nekropolü nolu mezar odasında bulunmuştur. Yunan heykeltıraşçılığının güzel örnekleri içinde yer alır, paros mermerinden yapılmıştır. Lahdin kimin için yapıldığı bilinmemekle birlikte, MÖ 5. yüzyılın sonlarına ait olduğu tahmin edilmektedir. Lahit, Sayda da bugünkü Lübnan sınırlarında bulunmasına karşın, mimarisi tipik Likya mimarisidir. Bu yüzden heykeltıraşının Likyalı olması muhtemeldir. Lahitin yüksekliği 2.96 m, uzunluğu 2.54 m, eni 1.37 dir. Orijinal olarak Lahidin yüzeyi çeşitli tonlarda kırmızı, kahverengi ve mavi renklerde boyanmıştır.
[caption id="attachment_219" align="alignnone" width="300"]
Ağlayan Kadınlar Lahdi[/caption]
Kapaktaki boya daha koyu tonlardadır. Ne boyası ne de metal süslemesi bu güne gelebilmiştir. Lahdin kapağı Likya lahidlerinde olduğu gibi ters tekne biçiminde mimaride: Tympanum için Likya lahdi adı verilmiştir. Lahdin üzerindeki frizler Atina akropolündeki Partenon tapınağının frizlerine benzer. Satrap Lahdi MÖ 5. yüzyıla ait adı bilinmeyen bir Pers Satrabına aittir. Lahdin kabartmalarında satrabın hayatından çeşitli sahneler betimlenmiştir. Kıyafetlerin Pers üslubu taşımasından dolayı lahde Satrap lahdi adı verilmiştir.

Sayda Lahitleri 1887 yılında Osman Hamdi Bey tarafından ortaya çıkarılan Sayda da ki Sidon kral mezarlarına ait lahitler. Nekropolde bulunan 18 lahidinsi yerinde bırakılmış, diğerleri oldukça titiz bir çalışma ile İstanbul getirilmiştir. Paha biçilmez değerdeki lahitlerinden en önemlisi İskender Lahdi, en eskisi ise Tabnit Lahdidir. Bunun dışında diğer önemli lahitler Ağlayan Kadınlar Lahdi, Likya Lahdi ve Satrap Lahdidir.
Sayda Lahitleri
Tarihçe 1887 yılında Sayda da bir vatandaş kendi arazisinde taş ocağı işletmek ister. Yetkili makamlardan aldığı izinle çalışmalara başladıktan bir süre sonra mezar olması muhtemel bir kuyu bulduğunu bildirir. Yapılan incelemelerde çok sayıda mezar odası bulunu r ve bu odalar numaralandırılarak İstanbul bildirilir. Sultan II. Abdülhamit, söz konusu mezarları incelemek üzere Müze-i Hümayun müdürü Osman Hamdi Bey görevlendirir. Osman Hamdi Bey mezarlardan 18 adet lahit çıkarır ve bunların 11 ini gemilere yükleyerek İstanbul getirir. Lahidler istanbul getirilince bir mesele ortaya çıkar; konacakları yer, bunun için de bir Müze binası gereklidir. İstanbul Arkeoloji Müzeleri de bu ihtiyaçtan doğarak inşa edilir.
[caption id="attachment_217" align="alignright" width="300"]

Lahitlerin sergilenmesi için bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin çekirdek binasının yapımı Ağlayan Kadınlar Lahdi’nin cephesi örnek alınarak Sanayi-i Nefise Mektebi hocalarından Mimar Alexandre Vallaury’e hazırlatılan planlara uygun olarak başlatılır. Bina 13 Haziran 1891 tarihinde Lahitler Müzesi olarak hizmete açılır. Müze-i Hümayun dönemde dünyanın en zengin lahit koleksiyonlarından birine sahip olmuş, Osman Hamdi Bey ise müzeci ve arkeolog olarak uluslararası bir üne kavuşmuştur.
Lahitlerle ilgili anlatılan bir öykü de şu şekildedir: Alman imparatoru II. Wilhelm İstanbulu ziyaretinde Arkeoloji Müzesine gelir, İskender lahdini görür. Padişahdan «Lahdi bana verin, Berlin götüreyim. Siz bu eseri burada muhafaza edemezsiniz, biz onu daha iyi koruruz», der. Padişah da Osman Hamdi Beyden fikrini sorar. Hamdi Bey, «Lahdi ancak benim vücudumun üzerinden geçirerek götürebilirsiniz», cevabını verir.
Bu söz üzerine Lahid İstanbul Arkeoloji Müzesinde kalır. Lahitler İskender Lahdi Sayda Kral Nekropolü nolu mezar odasında bulunmuştur. Sayda lahitlerinin en önemlisidir. 25 ton ağırlığındaki lahit Sidon Kralı Abdalonymos aittir. Uzun cephesinde Makedonya Kralı Büyük İskender in Perslerle yaptığı savaşlara ilişkin rölyefler bulunduğu için İskender Lahdi adıyla tanımlanmıştır. Lahit bir tekne ve bir kapaktan oluşur. Ölçüleri 2,12 3,18 1,67 metredir. Yunanistan’ın ünlü pentelikon mermerlerinden yapılmış ve boya da kullanılmış, boyaları kısmen uçmuştur. Üçgen alınlıklı, çatı kapaklıdır.
İstanbul Arkeoloji Müzesi
İstanbul Arkeoloji Müzelerinde bulunan en önemli eser kabul edilmektedir. Lahdin uzun yüzlerinin birinde Makedonlar ile Persler arasında bir savaş sahnesi, diğerinde ise dostluk içinde yapılan bir av sahnesi canlandırılmıştır. Savaş sahnesinin Pers Kralı Darius ile Makedonya Kralı Büyük İskender arasındaki Issos Savaşı olduğu düşünülmektedir. Bu savaş ile Suriye ve Fenike kapıları İskenderin önünde açılmıştır. Diğer yüzde ise Persler ve Makedonlar dostça bır av partisi yapmaktadır.
Lahdin kısa yüzlerinin alınlıklarında ise şaşırtıcı şekilde Makedonların kendi aralarında savaştıkları görülür. Bu sahnelerin İskenderin ölümünden sonra komutanları arasındaki çatışmaları anlattığı düşünülmektedir. Tabnit Lahdi Sayda Kral Nekropolünolu mezar odasında bulunmuştur. Sayda kralı Tabnit aittir. MÖ 6. ya da 7. yüzyıla ait olup Sayda lahitlerinin en eskisidir. Mısır Firavunlarının kullandığı andropoit insan biçimli bir lahit olup diorit’den yapılmıştır. Lahitin ilk sahibi Mısırlı bir komutandır.
[caption id="attachment_218" align="alignleft" width="300"]

Daha sonra lahide Kral Tabnit yerleştirilmiştir. Hem Mısırlı komutana ait olan ve hiyeroglifle yazılmış lanet yazısı hem de Kral Tabnit için yazılmış Fenike dilindeki lanet yazısı lahitin üstünde okunabilmektedir. Üzerinde mumya bezi olmayan, saçları ve kurumuş da olsa iç organları vücuduna yapışmış şekilde durduğu için korkutucu bir görüntüsü olan Kral Tabnit in mumyası ise cam bir fanus içinde sergileniyor.
Ağlayan Kadınlar Lahdi İskender lahdi ile aynı nekropolde nolu mezar odası bulunmuştur. MÖ 360 yılında ölen Sayda Kralı Straton ait olduğu ya da Sayda lı bir zengin için yapıldığı tahmin edilmektedir. Yüksekliği 2,97 m, uzunluğu 2,54 m, en 1,37 dir. Dünyanın en iyi korunmuş lahitlerinden biridir. Lahdin üzerinde kralın ölümüne ağlayan kadınların ve cenaze kortejlerinin rölyefleri bulunmaktadır. Kapagin iki yaninda cenaze alayi, kaidenin etrafinda ise av sahneleri yer alir. Yapımında birden çok heykeltıraşın çalıştığı anlaşılmaktadır. Lahit, bir Ion tapınağı biçimindedir.
Yunan yontu sanatının, doğulu etkiler taşıyan bir örneğidir. Likya Lahdi Sayda Kral Nekropolü nolu mezar odasında bulunmuştur. Yunan heykeltıraşçılığının güzel örnekleri içinde yer alır, paros mermerinden yapılmıştır. Lahdin kimin için yapıldığı bilinmemekle birlikte, MÖ 5. yüzyılın sonlarına ait olduğu tahmin edilmektedir. Lahit, Sayda da bugünkü Lübnan sınırlarında bulunmasına karşın, mimarisi tipik Likya mimarisidir. Bu yüzden heykeltıraşının Likyalı olması muhtemeldir. Lahitin yüksekliği 2.96 m, uzunluğu 2.54 m, eni 1.37 dir. Orijinal olarak Lahidin yüzeyi çeşitli tonlarda kırmızı, kahverengi ve mavi renklerde boyanmıştır.
[caption id="attachment_219" align="alignnone" width="300"]

Kapaktaki boya daha koyu tonlardadır. Ne boyası ne de metal süslemesi bu güne gelebilmiştir. Lahdin kapağı Likya lahidlerinde olduğu gibi ters tekne biçiminde mimaride: Tympanum için Likya lahdi adı verilmiştir. Lahdin üzerindeki frizler Atina akropolündeki Partenon tapınağının frizlerine benzer. Satrap Lahdi MÖ 5. yüzyıla ait adı bilinmeyen bir Pers Satrabına aittir. Lahdin kabartmalarında satrabın hayatından çeşitli sahneler betimlenmiştir. Kıyafetlerin Pers üslubu taşımasından dolayı lahde Satrap lahdi adı verilmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder